DİĞER
"Tarihçi Ruth Roded, 845 ilâ 1987 yılları arasında yazılmış olan 37 Arapça tezkireye dayanan sayısal bir analiz sunmuş, bu eserlerin çoğunda kadın biyografilerinin küçük bir azınlık teşkil ettiğini, daha önemlisi bu sayının giderek azalıp %2'ye kadar düştüğünü göstermiştir. Nüfusun %50 kadarını teşkil eden kadınların erkek-egemen bir toplumda tezkirelerin de %50’sini işgal edemeyeceği doğal olmakla birlikte, sayının bu kadar düşmüş olması izah edilmeye muhtaçtır."
“Yeşil Gece edebiyat tarihi açısından ilginç bir karşılaşmayı roman kurgusuna dahil ediyor. 'Ben Neyim? Hikmet-i Maddiyyeye Müdafaa' metninin müellifi, başkarakterin dönüşümünü hızlandıran bir role sahip. Başlangıçta bir kurtarıcı, sonrasındaysa inkisarın kaynağına dönüşen bu kişi romanda adı geçmeyen, ancak karakterde yarattığı etkiyle romanın seyrini değiştiren Ahmet Mithat Efendi.”
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Umuyor ve diliyorum ki, Kürt gençleri Mehmed Uzun’un yerini çok daha mükemmel edebiyat örnekleriyle doldurur da, Mehmed de kadim nehir Dicle’ye, 1.500 yıllık On Gözlü Köprü’ye, Kırklar Dağı’na, Ben û Sen Vadisi’ne ve Hevsel Bahçeleri’ne bakan ebedi mekânında gözü ardında kalmadan huzur içinde rahat uyur."
"Mehmed Uzun ısrardı. Kendinde, yapıtında bir ısrar. Yazdıklarını, yazacaklarını seviyor ve böylece bizi bir coşkuya boğuyordu. Coşkuluydu Mehmed Uzun. Kürtçe romanın Türkiye’deki önemli isimlerinden biri oldu. Yapıtları gençler için adeta bir tartışma platformuna dönüştü."
"1992 yılının geç bir sonbaharında memlekete gelen Mehmed Uzun, her sohbette bir şeyler anlatmaya başladığında, sürgünlük yılları, gezdiği dünya, Avrupa şehirleri herkesin ilgisini çekiyor, söz Kürtçe roman yazma bahsine gelince dikkatler dağılıyor, önemsiz bir şeyler anlatıyormuşçasına dinleyicilerin de ilgisi azalıyordu: Romanı falan bırak, o gelişmiş dillerde yazan yazarların işi, sen bize Avrupa’yı anlat!"
"Koçunyan elbette Ahmet Midhat’ı anıyor. Onun nasıl vefat ettiğini anlatıyor, 70 yaşındaki yazarın son günlerini tasvir edip derin üzüntüsünü ifade ediyor. Dikkat çekici bir hürmet ve apaçık bir hayranlıkla yapıyor bunu. Öte yandan yazının diğer bölümünde Midhat Efendi’yle karşılaştırarak Osmanlı Ermenilerininin kültürel-edebi üretimini eleştiriyor. Bu bağlamda yazının hem başlığı ve açılış cümlesi olan ifade manidar: Gerçekten büyük adam var mı bizde?”
“Her şeyden önce bir aşk romanı olsa, kadın erkek ilişkilerinin bir eleştirisi metnin ana hedeflerinden birini oluştursa da, ırkçı-faşist Hitler rejimi ve iktidarı karşısında kahraman Solal’in düştüğü durumların da ortaya koyduğu gibi, Efendinin Güzeli olayların ve kişilerin eylemlerinin altında yatanları keşfetme yolunda sayısız anlatı-söylem-tirattan oluşuyor.”
Daha önceden Korkmayınız Mister Sherlock Holmes ile polisiye romanın Türkiye'deki hikâyesini aydınlatan Erol Üyepazarcı, bu kez Unutulanlar, Hiç Bilinmeyenler ve Bilinmek İstemeyenler adlı eseriyle popüler romanın Türkçedeki yüz yıllık yolculuğuna ışık tutuyor. Kendisiyle kitabın hazırlık sürecinden edebiyatın gardiyanlarına, edebiyat tarihimizin sosyal arkaplanından unutulan/bilinmeyen kahramanlarına kadar pek çok konuda söyleştik...
Yine Düşünce Özgürlüğü Yine Türkiye: 1995'te yayımlanan kitaba bakıldığında o zamanlar çok daha umutlu bir havanın estiği görülebiliyor. Çeyrek yüzyıl sonra bu derlemedeki eleştiriler keşke güncelliklerini kaybetmiş olsalardı...
Gönüllü karantina günlerinde eve kapanmışken, hem yaptığı seyahatler hem de seyahatin kendisi hakkında düşüneduran Osman Tümay, eskiden uzak diyarlarda gezer ya da İstanbul sokaklarında gezinirken çekmiş olduğu fotoğraflar eşliğinde, edebiyatın içinde, seyahatnamelerin arasında dolaşıyor…
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık